Berlin'den Aras

"İlk defa kendimi herkes gibi hissettim"



Kimsin, nesin? Nerede, ne zamandan beri yaşarsın? Neyle iştigal edersin?

Selam ismim Aras, 2 yıldır Berlin'de yaşıyorum. Şu an meşgul olduğum şey yabancı bir ülkede hayatta kalma stratejileri.


"İlk geldiğim andan itibaren büyük bir şok halindeydim"

Yolun gurbete düştüğünde ilk olarak neler hissettin? Yeni bir ülkede olmanın duygu durumu sende nasıl karşılık buldu?


Yeni bir ülkeye geldiğimi anlamam biraz geç oldu. Bunları sana yazabileceğimi söylediğimde artık burada yaşadığımı anladım, yani 2 yıl sürdü. İlk geldiğim andan itibaren büyük bir şok halindeydim, çok uzun süren, hiç geçmeyen, her gün içine çekildiğim bir delirme çukuru gibiydi. Neyse ki yazabildiğime göre tekrar, -bilmem kaçıncı defa- sıfırdan başlayabildim demektir. Hayatta kaldığım için mutluyum, hatta daha fazlası desem yeridir. Berlin çok sevdiğim bir şehir, yaşamak istediğim yerdi, henüz yeni tanışıyoruz.

"Ben Türkiye'de hiçbir şekilde eğitim alma fırsatı bulamadım"


Ülke değişikliğinin çalışma/eğitim hayatına yansımaları neler oldu? İş/okul ortamının uyum sağlamana (veyahut da sağlayamamana :) stres yok, hangimiz en zayıf halka gibi hissetmeden bir ömür sürebiliyor ki?) etkisini nasıl deneyimledin?

İki aşama var aslında. Birincisi ben Türkiye'de hiçbir şekilde eğitim alma fırsatı bulamadım, sadece eğitim almak için herkesten daha fazlasını yapmak zorundaydım. Trans olmayan insanlar okulda ne bileyim bir sürü başka şeyle ilgilenebiliyorlardı; ben ise tuvalete gitmemek, üzerimdeki kıyafetin bedenime her değdiğinde kendimi savunmak, bana seslenilen ismi her duyduğumda ağlamak istemek gibi gündemlerle meşguldüm. Okulda ne öğretildi, inan haberim yok. O kadar berbat bir akademik hayatım oldu ki çarpım tablosunu lisede mecburen öğrendim.

Buraya geldiğimde ilk defa kendimi herkes gibi hissettim, bünyem gerçekten alışık değil böyle bir şeye. Burada okul, eğitim konusunda inanılmaz bir destek buldum. Hem Berlin'deki sivil hareketler, hem de üniversiteler ve diğer girişimler sayesinde sanki normal bir insanmışım gibi eğitim olanağı bulabildim.
Bir parantez açıp şimdiye kadar eğitim, eğitilmek konusuna hep eleştirel yaklaştığımı belirteyim. Özellikle okul gibi yerlerin nihayetinde bir insan doğrama tekeli olduğunu düşündüm, bu fikrim tam olarak değişmese de esnedi diyebilirim. Yeni bir şeyler öğrenmek hoşuma gidiyor, içindeyken de bu kıyımdan bahsetmek mümkün bana göre.

Diğer tarafı da elbette ayrımcılık çok açık bir şekilde gölge gibi peşinizde, bir "yabancı/göçmen/mülteci" vs. olmanın dışında Türkiye'den geliyor olmak bu ayrımcılığı benim açımdan iki katına çıkarttı. Berlin'de yaşayan insanların Türkiye ve dolaylı olarak da Türkiye'den gelen insanlarla ilgili bir fikri var, bu çoğunlukla, benim Türkiye'den kaçma sebebim olan şeylerin bu kez tekrar önyargı olarak bana dönmesi demek.



"Hayat arkadaşımla birlikte göç ettim"

Arkadaş edinmek ve kendi sosyal çevreni kurmak ne kadar kolay (ya da zor) oldu? Kendi background’un, kişiliğin ve bulunduğun yer bu denklemde nereye oturuyor?

Bu konuda bir şansım var ben hayat arkadaşımla birlikte göç ettim, çok fazla insana ihtiyacım yok bu anlamda. Diğer yandan Berlin daha önce geldiğim, tanıdığım insanların olduğu bir yer o yüzden çok zorlanmadım. Bu süreci Almanya'nın başka bir şehrinde geçirseydim sanırım durum zor olabilirdi, bu anlamda Berlin çok avantajlı.


Türkiyeli diğer expat’lerle iletişiyor musun? “Hiç çekemem, benden uzak olsun”cu musun, yoksa “bazen beni sadece bir Çorumlu anlayabilir”ci mi?

İkisi de değilim, özellikle Türkiyelileri aramıyorum ya da Türkiyeli insanlarla, yeni gelen veya burada uzun süredir yaşayan insanlarla iletişim kurmaktan kaçınmıyorum

.

Gurbetle sıla karşılaştırması yapacak olsan? Kültür olur, iş etiği olur; hangi bakımdan karşılaştırmak istersen…


Bu karşılaştırmayı çok yaptım ve sonunda tarihsel süreci düşününce bu kıyaslamanın hem iktidar ilişkileri bakımından, hem de hiçbir türlü adil olmayacağından yapmamaya karar verdim. Bunun yerine yaşadığım yeri yeni bir yer olarak tanımayı seçtim. Türkiye'nin neden öyle olduğunu biraz biliyorum, içine doğduğum kültürü biraz olsun yorumlayabiliyorum ama Almanya'nın niye böyle olduğunu yeni öğrenmeye başlayacağım, sanırım bi 7-8 yıl sürecek (bu kendim için not biraz).

"Türkiye benim için kocaman bir doğum lekesi"


Gurbetteyken TR’de olup bitenlere nasıl bir mesafede duruyorsun? Ülke gündeminin kendi hayatına yansımaları neler oluyor?

İlk zamanlar elbette daha çok ilgileniyordum ama son 1 yıldır neredeyse sadece duyuyorum diyebilirim, bundan kaçınıyorum. Türkiye gündemi beni yeterince yordu, gündemin dışında da Türkiyede genel olarak içine doğduğum ailem, mahallem, şehrim, her şeye her yere sinen kabalık, cehalet, kötülük, sevgisizlik beni çok yordu. Türkiye benim için kocaman bir doğum lekesi; sevmeyi çok denedim ama beceremedim, benimseyemedim. Hayatımı ne kadar az etkilerse o kadar mutluyum, yalan söylemeyeceğim bu konuda.

Diğer expat’lere ya da adaylarına, “ben ettim sen etme” ya da “sen de yap güzel oluyor” yollu önerilerin?

Kendi koşullarınızın biricik olduğunu ve zaten sizin de tek olduğunuzu, bu yüzden diğerlerinin yaptığı hiç bir şeyin (yanlış/doğru olmasına bakmaksızın ) size yardımcı olmayacağını düşünüyorum. Herkesin yalnızca bir tane yolu var, bu bambaşka olabilir ve bence de olmalıdır ;)

Başka bir çift söz? (teklif var, ısrar yok)

Yorumlar

  1. kapanis cumlesi beni cok etkiledi, benim de kendime verecegim ogutlerden biri bu.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder