Hong Kong'dan Dilara

"Kendi başına sıfırdan hayat kurabilmek çok güzel"

Kimsin, nesin? Nerede, ne zamandan beri yaşarsın? Neyle iştigal edersin?

Merhaba, ben Dilara, şu an için Hong Kong’tayim. Buraya 2015’te MBA için geldim. HKUST’te MBA'i geçtiğimiz Aralık ayında bitirdim ve çalışmaya başladım. Şu an finans alanında research analyst olarak çalışıyorum.

"Çok yabancı bir kültür ve 'lost in translation' durumu"

Yolun gurbete düştüğünde ilk olarak neler hissettin? Yeni bir ülkede olmanın duygu durumu sende nasıl karşılık buldu?

Ben buraya koşa koşa geldim, ne beklediğimi bilmeden, tamamen bomboş bir sayfayla başladım. Çok büyük bir kalabalığın ve hızlı bir temponun içine düştüm. Yeni ülke, yeni keşifler ve yeni insanlar, kendimi tanımanın bir yoluydu. Sıfırdan bir şeylere başlayıp tamamen kendim başaracağım bir hayale dönüştü. Hong Kong hiçbir yeriyle daha önce gördüğüm bir yere benzemiyordu ve kültürel olarak çok farklıydı. Bu yüzden daha da çok sevdim. Zamanla tabi bunlar zor gelmeye başladı. Çok yabancı bir kültür ve “lost in translation” durumu, metropol hayatının acımasızlığı vs... İnsanın konfor alanını böylesine yabancı bir çevrede yaratması çok zor olabiliyor.

"Hiçbir şeyi başaramadığımı ve karanlıkta çabaladığımı hissettim"

Ülke değişikliğinin çalışma/eğitim hayatına yansımaları neler oldu? İş/okul ortamının uyum sağlamana (veyahut da sağlayamamana :) stres yok, hangimiz en zayıf halka gibi hissetmeden bir ömür sürebiliyor ki?) etkisini nasıl deneyimledin?

Okul ortamına uyum sağlamak çok sıkıntı değildi çünkü ne de olsa para ödeyerek alacağım bir diplomaydı MBA. Asıl zorluk iş hayatında başladı. Kendimi en zayıf halka gibi hissettim aylarca. Yine aylarca, hiçbir şeyi başaramadığımı ve karanlıkta çabaladığımı hissettim. Bir çok sınavdan başarısız oldum, etrafımda gördüğüm herkes benden çok daha iyiydi, başarılıydı ve daha iyi okullardan geliyordu, en az 3-4 dil konuşuyordu ve Hong Kong’da network sahibiydi. Ben ise tek başımaydım ve Türkiye’den getirdiğim deneyimim kimsenin umrunda değildi. Çok zor geçtiğini söyleyebilirim. İnanarak, bazen inanmayarak devam ettim…
Zayıf halka durumu biraz daha aşağıdan başlamayı kabul etmeyi gerektiriyor. Benim seviyemdeki arkadaşlarım benden çok daha iyi konumlarda ve yüksek maaşlarda iş bulurken, ben imkân bulmakta zorlandım. Çünkü deneyim ve kültürel olarak "outsider"dım ve Asya için "relevant" bir geçmişim yoktu. Bunun için bir yerlerden başlamak ve küçük adımlarla ilerlemek gerekiyordu.

"Benzer hırslar ve arayışlarda insanlarla karşılaşmak hoşuma gidiyor"

Arkadaş edinmek ve kendi sosyal çevreni kurmak ne kadar kolay (ya da zor) oldu? Kendi background’un, kişiliğin ve bulunduğun yer bu denklemde nereye oturuyor?

Arkadaş edinmek çok kolay, Hong Kong açık görüşlü bir yer. Tabi yerel grupların içine kaynaşmak her yerde olduğu gibi zor. Herkes İngilizce konuşsa da expatler kendi aralarında kalıyor. Neyse ki buradaki expat çevresi çok güçlü ve herkes benzer zorluklardan geçtiği için birbirine yardım etmeye çok açık. İnsanlarla tanışmak çok kolay. Benim geldiğim nokta nereye oturuyor dersek, benim gibi yeni deneyimler için buraya gelen çok fazla insan var. Benzer hırslar ve arayışlarda insanlarla karşılaşmak hoşuma gidiyor.

"Ne Türkiye'deki arkadaşlarım gerçekten ne demek istediğimi anlıyor, ne de buradaki yabancı arkadaşlarım"

Türkiyeli diğer expat’lerle iletişiyor musun? “Hiç çekemem, benden uzak olsun”cu musun, yoksa “bazen beni sadece bir Çorumlu anlayabilir”ci mi?

En yakın arkadaşlarım 2 tane Türk. Beni en çok anlayan insanlar onlar. Ne Türkiye'deki arkadaşlarım gerçekten ne demek istediğimi anlıyor, ne de buradaki yabancı arkadaşlarım. Diğer Türkler için, evet, benden uzak olsun diyorum. Burada birkaç grup Türk var. Biri öğrenciler, değişim programıyla gelmiş veya master yapan. Diğeri Türk firmalar aracılığıyla buraya transfer olmuş. Geriye kalanlar restoran açmış veya şans eseri evvel zamanda Çin'e gelmiş ve bir şeylerin ticaretini yapmaya başlamış. Bu gruplardan kafama yakın Türk bulmak biraz zor olabiliyor.

"Öğrendiğim en önemli şey ben çok küçüğüm, dünya benden büyük ve beni umursamıyor"

Gurbetle sıla karşılaştırması yapacak olsan? Kültür olur, iş etiği olur; hangi bakımdan karşılaştırmak istersen…

(Happy Valley, Hong Kong: her sabah manzaram, Çarşamba günleri at yarışları oluyor, diğer günler herkese açık en keyifli spor alanı)

(Admiralty, Hong Kong: dünyanın en pahalı metrekare başı gayrimenkullerinin olduğu kule yığını bölge)

(Lan Kwai Fong, Hong Kong: MBA grubumun bir kısmı)

(Lantau Island, Hong Kong: Big Buddha’nın yer aldığı bir adacık)

(Repulse Bay, Hong Kong: adanın güneyinde yer alan Repulse Bay Beach, en güzel hiking trail üzerinden ulaşılabilir durumda, şehirden uzakta çok daha güzel kumsallar da bulunabiliyor)

(Sham Shui Po, Hong Kong: Kowloon tarafında yer alan, canlı kanlı bir bölge, fotoğraf çekmek için favori yerlerimden biri, pazar tezgahlarının kurulduğu insanların sokakta değişik şeyler yaptığı bir yer)

(Cheung Sha Wan, Hong Kong: üsttekine çok benzer bir açıklama bu kare için)

(Central, Hong Kong: Arkası meşhur HSBC kulesi olan Statue Square ve eski British zamanlarından kalma Legislative Council Building)

4 aydır gördüklerim ve yaşadıklarımı Ankara’da kalarak 4 senede bile göremezdim. Her gün inanılmaz insanlarla tanışıyorum ve her küçük detay, kültürel farklılık çok keyifli ve hâlâ şok edici. Buradaki deneyimim inanılmaz, sanırım bu yüzden benim paylaşımım çok soyut kalıyor çünkü olaylara indirgenebilecek, özetlenebilecek konulardan daha büyük etki yarattı bende. Öğrendiğim en önemli şey ben çok küçüğüm, dünya benden büyük ve beni umursamıyor. Hayatta kalmak için ne gerekiyorsa yapabilirim. Daha da önemlisi buradan çıkınca nereye gidersem hayatta kalabileceğimi hissediyorum.

(En yakın arkadaşımın ailesi ve annem babamla birlikte MBA mezuniyetinden bir kare)
"Gündemi üzülerek takip etmek veya hiç takip etmemek arasında kalıyorum"

Gurbetteyken TR’de olup bitenlere nasıl bir mesafede duruyorsun? Ülke gündeminin kendi hayatına yansımaları neler oluyor?

Gündemi üzülerek takip etmek veya hiç takip etmemek arasında kalıyorum. Hayatıma çok fazla yansıması olmuyor. Gazeteyi açmasam ne olduğundan hiç haberim olmayacak neredeyse. Bir olay olduğunda, ailemin ve arkadaşlarımın yanında olamamak beni üzüyor.

"Farklı bir yerde yaşamak, çok seyahat etmek çok güzel oluyor"

Diğer expat’lere ya da adaylarına, “ben ettim sen etme” ya da “sen de yap güzel oluyor” yollu önerilerin?

Farklı bir yerde yaşamak, çok seyahat etmek, çok farklı insan görmek, kendi başına sıfırdan hayat kurabilmek ve kimsenin seni tanımadığı bir yerde iş bulabilmek kesinlikle çok güzel oluyor.

Öğüt verecek, ben yaptım sen yapma diyecek durumda olduğumu düşünmüyorum. Seni deneme zevkinden alıkoymak istemem. Daha fazlasını merak edersen çok memnun olurum, beni internetten Hong Kong üzerinden bir yerlerden bulabilirsin diye düşünüyorum :)

Başka bir çift söz? (teklif var, ısrar yok)

Yorumlar