Erlangen'den Can

"Kendim olabileceğim bir ortamda yaşamak istedim"

Kimsin, nesin? Nerede, ne zamandan beri yaşarsın? Neyle iştigal edersin?

Merhaba, ben Can. Şubat 2014’ten beri Almanya, Erlangen’de yaşıyorum. Dil okulu için gelip elindeki şansları Almanya’ya yerleşmek için kullanmış biriyim. Aynı zamanda bir şirketin İngilizce-Almanca tercümelerini yapıyorum. Ek olarak bir cafe’de zamanım olduğunda da çalışmaktayım.

"Alman arkadaşlarım sayesinde sanki Ankara’daki hayatım devam ediyor gibiydi"

Yolun gurbete düştüğünde ilk olarak neler hissettin? Yeni bir ülkede olmanın duygu durumu sende nasıl karşılık buldu?

Almanya’da yaşamaya başladığımı ilk anladığımda biraz tedirgin oldum çünkü bu sefer hiçbir şey turistik değildi. Artık gerçek yaşam başlamıştı. Almanya hiçbir zaman bana yeni bir ülke gibi gelmemişti. Daha önce birkaç kez gidip gelmiştim. Aslında alışık olduğum ama aynı zamanda yeniden keşfetmeye başladığım bir yolculuk gibiydi benim için.

Bu karışık dönemde Almanca biliyor olmam ve halihazırda yaşadığım yerde arkadaşlarımın olması beni çok rahatlatmıştı. Ankara’da görev için bulunan ve görev süreleri bitince Erlangen’e dönen Alman arkadaşlarım sayesinde sanki Ankara’daki hayatım farklı bir yerde, farklı bir zamanda devam ediyor gibiydi.

"Zırhımı çıkarıp onların arasına girmeye karar verdiğimde olaylar değişti"

Ülke değişikliğinin çalışma/eğitim hayatına yansımaları neler oldu? İş/okul ortamının uyum sağlamana (veyahut da sağlayamamana :) stres yok, hangimiz en zayıf halka gibi hissetmeden bir ömür sürebiliyor ki?) etkisini nasıl deneyimledin?

Daha önce çok fazla iş deneyimim olmadığı için ilk başta gerçekten zorlandım diyebilirim ki deneyimsizliğin Alman disipliniyle birleşmesi ve benim bunu aşmam biraz zamanımı aldı. Daha sonra fark ettim ki çalıştığım ekibin de benden pek bir farkı yoktu. Yani benim gibiydiler aslında, işte biraz eğlence arıyorlardı diyebilirim. Ben ne zaman zırhımı çıkarıp onların arasına girmeye karar verdiysem olaylar değişti. Çalışma arkadaşlarımın çoğuyla yaşıt olduğum için ve uluslararası bir ortam olduğu için "ee zaten hepimiz Almanya’ya başka yerlerden geldik" diyerek Alman disiplinin kırıp kendi disiplinimizi yaptık.

"Can ya yüzüp karaya ulaşacaktı ya da batacaktı"

Okul olarak sınav sistemleri beni çok etkiledi. Dil okulu herkesin tahmin edeceği üzere yine uluslararası bir ortamda, ancak benim zaten Almancam vardı. Almanya’da üniversite okumak için gerekli belgenin yolu dil okulundan geçiyordu. Buraya kadar her şey güzeldi. Ben ne zaman gerekli belgemi aldım ve istediğim üniversitede istediğim bölümü okumaya başladım işler değişti. Bütün dönemin sınavsız geçmesi ve aniden 14-15 sayfalık bitirme sınavları dengemi baya sarstı. Çünkü alıştığımız sistemde vizeler kurtarıcıydı. Sanki açık denizde can simitsiz yüzmek gibiydi. Can ya yüzüp karaya ulaşacaktı ya da batacaktı ama durmadım tabii ki ve şu an sisteme alışıp her öğrenci gibi okuma çabası gösteriyorum :)

Arkadaş edinmek ve kendi sosyal çevreni kurmak ne kadar kolay (ya da zor) oldu? Kendi background'un, kişiliğin ve bulunduğun yer bu denklemde nereye oturuyor?

İlk zamanlar Erlangen’de bir öğrenci yurdunda kalıyordum. Kaldığım katta 12 oda vardı ve bunlardan sadece 4’ü orada halihazırda yaşayan Alman öğrencilerindi. Geri kalan 8 kişi yine benimle aynı zamanda gelen uluslararası öğrencilerdi. Zaten Erlangen’de yaşayan Alman arkadaşlarımın olması da durumu iyice kolaylaştırdı. Hem benim gibi yeni başlayanlarla sıfırdan bir arkadaşlık oluşturmuş, hem de elimde olan arkadaşlıklarımı geliştirmeye başlamıştım.

"Bazen mutfakta laf atmalar oluyordu"

Ancak yurtta kaldığım dönemler background’umdan dolayı tabii ki problemlerimiz olmuştu. Ortak mutfak kullanıyorduk ve benim ve birkaç arkadaşımın eşyaları anlamadığım bir şekilde hep ayrı tutuluyordu. Sonra anladık ki bizi dışlamaya çalışıyorlardı. Çünkü birimiz Türk, birimiz Meksikalı ve bir diğerimiz de Asyalıydı. Bazen mutfakta laf atmalar oluyordu. Bir gün Meksikalı arkadaşım benim bardağımdan içerken onu Türk olduğum konusunda uyarmışlardı. Gerçekten çok üzülmüştüm ama bu tarz şeyler beni hiç yıldıramadı. Daha sonra Ankara’dan tanıdığım Alman arkadaşlarımla WG’de yaşamaya başladık. WG Almanya’da hem öğrenciler arasında olan hem de yeteri kadar alana sahip olup evini diğerleriyle paylaşmak isteyenler için "ortak yaşam alanı" şeklinde düşünülebilir. Şu an birçok ülkeden gelen ve kendimi şanslı hissettiğim, birçok arkadaştan oluşan bir grubum var :)

Türkiyeli diğer expat'lerle iletişiyor musun? "Hiç çekemem, benden uzak olsun"cu musun, yoksa "bazen beni sadece bir Çorumlu anlayabilir"ci mi?

Tam anlamıyla "hiç çekemem, benden uzak olsun"cuyum. Sadece iki Türk arkadaşım var ve ikisi de yine benim gibi dil okuluyla gelen ve Almanya’da kalan kişiler. İkisini de Ankara’dan tanıyordum o yüzden bir problem olmadı ama Almanya’da doğup büyüyen Türklerden kaçmak bende bir alışkanlık oldu. Anlaşamıyoruz ve sanırım hiç anlaşamayacağım :)

"Almanlar bütünün içinde parçalara son derece saygılı bir toplum"

Gurbetle sıla karşılaştırması yapacak olsan? Kültür olur, iş etiği olur; hangi bakımdan karşılaştırmak istersen…

Burada kültür bizim alıştığımızdan çok çok farklı. Almanlar bir bütün halinde yaşayan ancak bütünün içinde parçalara da son derece saygılı bir toplum. Genel itibariyle baktığınızda kimsiniz, nesiniz, nerden gelip nereye gidiyorsunuz kimse ilgilenmiyor. Burada da "özgürlük" başlıyor. Dışarı çıkarken "bunu giyindim ama laf söyleyen olur mu?" ya da "parkta oturayım ama çok sıcak, üstümü çıkarsam bakarlar mı?" gibi düşüncelerden sıyrılıyorsunuz. İsteyen istediğini yapıyor, isteyen derste birasını içiyor, bir başkası dini inancını kamusal parkta gerçekleştiriyor ve hepsi birbirine saygılı. İş hayatında istediklerini verin, kurallara uyun yeter. Kaldı ki bu her yerde istenen bir şey. İşini iyi yapmayanı kim sever ki?

"Ülkem bana istediğimi vermiyorsa yaşantıma başka yerlerde devam etmek zorundayım"

Gurbetteyken TR’de olup bitenlere nasıl bir mesafede duruyorsun? Ülke gündeminin kendi hayatına yansımaları neler oluyor? 

Aslında Türkiye’de olanlarla pek fazla ilgilenmiyorum. Genellikle ailemle konuştuğumda duyuyorum birkaç şey. Ya da TV’de denk gelirsem. Bu yüzden de gündemin hayatıma bir yansıması olmuyor. Hatta bazen arkadaşlarım dalga geçiyor bilmediğim ya da bilmek istemediğim için. Aslında işin özü orada yaşananlara kayıtsız kalmam değil. Sadece Almanya’yı çok sevdiğimden ve oradaki baskıyı, toplumsal kısıtlamaları unutmak istediğimden dolayı oluşan bir durum. Tabi ki ülkemi seviyorum ama ülkem bana istediğimi vermiyorsa doğal olarak yaşantıma başka yerlerde, başka insanlarla devam etmek zorundayım. 

"Ben her zaman kendim olabileceğim bir ortamda yaşamak istedim"

Diğer expat'lere ya da adaylarına, "ben ettim sen etme" ya da "sen de yap güzel oluyor" yollu önerilerin?

Ben her zaman kendim olabileceğim, yolda yürürken şarkı söyleyip dans edebileceğim yani toplumsal baskı altında ezilmek istemediğim, haklarımın savunulduğu ve geliştirildiği bir ortamda yaşamak istedim. Bir diğer deyişle, "hayatı delicesine yaşamak istedim." Eğer oralarda bir yerlerde bu yazıyı okuyorsanız ve "işte bu, ben de hayatı yaşamak istiyorum" diyorsanız kesinlikle elinizdeki bütün şansları, bütün fırsatları kullanın ve yeni şeyler, yeni yerler keşfedin. İnsanların hayatlarından geçin, iz bırakın ve onların da sizin hayatınızda iz bırakmasına izin verin :)

Başka bir çift söz? (Teklif var, ısrar yok)

Yorumlar